.Deyimler ve atasözleri geçmişten bugüne kalan en dğerli mirastır. Türkçe’nin kültürel zenginliğini ortaya koyan bu kalıplaşmış sözlerin oluşum hikayesi daima merak konusu olur. Deyimler ve atasözlerinin kimin tarafından söylendiği bilinmese de çağımızda etkin bir şekilde kullanılmaya devam eder. Sizler için sık sık kullanılacak olan “Ne ekersen onu biçersin” atasözünün hikayesini araştırdık.
Yüzlerce deyim ve atasözü arasından duruma makul olanı bulma konusu ile alakalı kelime dağarcığı geniş olanlar hiç zorlanmaz. Elbette ki deyim ve atasözlerinden çok büyük bir bölümünün manasını biliyorsunuzdur. Ancak altında yatan mecaz anlamların beraberinde bu kalıplaşan sözlerin bir de birbirinden ilginç oluşum hikayeleri vardır. Peki bu atasözleri ve deyimler nasıl ortaya çıktı? İşte “Ne ekersen onu biçersin” atasözünün etkileyici hikayesi...


Atasözünün hikayesinde geçmeden önce dilersiniz biraz anlamından söz edelim. “Ne ekersen onu biçersin” atasözünün anlamı genel itibari ile yapılan herhangi bir olayın nihayetinde neticesinin alınacağını ifade eder. Kötülük yapan kötülükle, iyilik yapan iyilikle ödüllendirilir.Bu atasözünün hikayesi yaşlı bir çifti ve bakkala dayanır.

Rivayete göre; yaşlı bir çift evde tereyağı yapar ve geçimlerini sağlamak amacıyla adam karısının yapmış olduğu tereyağlarını hergün bakkala gdolayıp satar. Bakkal ise onların tereyağlarını hiç tartmaya gerek görmeden satışa çıkarır. Bir gün bakkal bu tereyağları tartmaya karar verir. 1 kilo olması gerekli olan yağ 900 gram çıkar. Bakkal karşılaştığı sonuç karşısında öfkeden deliye döner.

Ertesi gün tereyağ üretimi yapan yaşlı çiftçi tekrar bakkala gider. Bakkal çiftçiyi karşısında görür görmez, “Bir daha seninle alışveriş yapmayacağım. Hile yaptın ve tereyağların 900 gram geldi” der. Yaşlı adam utanır ve ezilip büzülerek, “Bizim terazimiz yok, ama sizden almış olduğumuz 1 kiloluk şekeri ağırlık olarak kullanıyoruz” diye cevaplar. Bakkal utancından kızar ve hemen mahçup bir şekilde özür diler..

Kaynak : Serey Üstün